Particle Fever

Large Hadron Collider’ın ilk kez aktif hale getirildiği bu dönemde, fizik dünyası tarihin en büyük bilimsel keşiflerinden birinin eşiğinde bulunuyor—veya belki de en büyük hayal kırıklıklarından birine. Bilim ve teknolojiye ilgi duyan sinemaseverler için bu durum oldukça heyecan verici bir konu oluşturuyor. Collider’ı kullanacak olan fizikçiler, bilim alanında adeta yeni bir çağın kapılarını aralayacaklar. Ancak bu süreç, kariyerlerinde karşılaşabilecekleri en büyük başarısızlıklardan birine dönüşme ihtimalini de barındırıyor. Ortaya çıkacak yeni bulgular, evrenin oluşumu ve işleyişine dair anlayışımızı kökten değiştirebilir. Fakat her büyük başarı, beraberinde önemli riskler getirir. Bu nedenle, bu bilim insanlarının üzerindeki baskının oldukça yüksek olduğunu söylemek mümkün. Onların elde edeceği sonuçlar, kesinlikle sinema için izlemeye değer bir gerçek yaşam hikayesi olacaktır. Eğer bu süreç bir filme konu olsaydı, bilim kurgu ve drama unsurlarını harmanlayarak izleyicileri ekran başına kilitleyen bir yapım ortaya çıkardı. Özellikle belirsizliğin hakim olduğu bu süreç, merak duygusunu zirveye çıkararak seyirciyi koltuklarına bağlardı.